Karbonmonoksit gazı; doğal gaz, tüp gazı, kömür ve odun gibi yapısında “karbon” bulunan
yakıtların yanması veya tam olarak yanmaması sonucunda oluşan
dumanda yer alan zehirli bir gazdır. Bu ve buna benzer maddelerin bulunduğu yerlerde gereğinden fazla zaman geçiren insanlarda, mide bulantısı, baş dönmesi ve kusmanın yanısıra, SERSEMLİK ve BİLİNÇ KAYBI gibi bazı belirtiler baş gösterir. İşte bu yüzden "Yıldırım Demirören, sen neyin kafasındasın?" sorusun cevabı yukarıdaki belirtilerin içinde yatmaktadır.
Özünde tüpçü olan Yıldırım Demirören, tüplere ve içindeki gazlara gereğinden fazla maruz kaldığından, yukarıdaki etkilerden sadece bilinç kaybı ve sersemlik gibi zehirlenme belirtilerini ta Beşiktaş başkanı olduğu yıllardan beri bünyesinde taşımaktadır. Yoksa yaptığı bunca şuursuzluğun başka bir açıklaması bulunamamaktadır. Federasyon başkanlığıyla, kulüp yalakalığının biribirine karışmasının da başka bir açıklaması olamaz. Bunlar hep karbonmonoksitten... Yıllarca Beşiktaş'ı perişan edip borç batağına saplayıp kaçan Demirören, futbolda şike skandalının baş mimarı Fenerbahçe'nin kurtarıcılığına soyunmak üzere, alelacele kulüp başkanlığını bırakıp, federasyon başkanlığına soyunmuştur. Tüpçünün Fenerbahçe yalakalığı hala devam etmektedir. Bu yalakalık tüpçüye asli görevlerini bile unutturacak duruma ulaşmıştır. (Bknz: Bilinç kaybı)
Geçen sezon Kadıköy'de elde edilen şampiyonlukta, kupa merasimini yaptırmaması ve olayların tamamına kayıtsız kalması, bu yıl Galatasaray'ın kupa törenine gelmeyip, yerine vekil göndermesiyle devam etti.(Bknz: Hasetlik, Kıskançlık) Yıl boyunca gerçekleşen kasıtlı hakem hataları, orantısız ceza uygulamaları, tahkim kurulunun komik bile denemeyecek kararları ve ceza indirimleri hep tüpçünün kronik karbonmonoksit zehirlenmesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü o zehirli gaza istinaden sersemlik ve bilinç kaybı yaşamakta... Herşeyi toz pembe görmektedir. Geçtiğimiz yazılarda Türk futbolunun kara lekesi olarak Aziz Yıldırım'ı örnek göstermiştim fakat Tüpçü, yarışta Aziz Yıldırım'ın arkasında kalmak niyetinde olmadığını her fırsatta göstermektedir.
Gerçi kimin önde kimin arkada olduğunun bir önemi yok, sırayla birbirlerinin kucaklarına oturduklarından ikisininde şikayet etmeye hiç niyeti yok gibi duruyor...
Her ikisinin de Türk futbolundan bir an önce el çekmesi dileklerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder